Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini
toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.Tırmanacakları yere vardıklarında,
neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına.Tüm
korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, İpi yakaladı ve
kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra,
nefeslenebilecegi bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi
tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla
Branda'nin gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve
bulunmasi neredeyse imkansızdı.Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve
Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için
Allah'a dua edebilirdi yalnızca.. Ve içten içe düşünüp dua etmeye basladı.
"Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün.Bu dağlar üzerindeki her
bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu
bulmama yardım et."
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya
doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var
mı?" diye bağırdı. Brenda'nin sonradan ögrendiğine göre, lensi bir karınca
taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan
lens kızların dikkatini çekmişti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir
karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek,
karıncanın üzerindeki baloncuğa şunlaıi yazacaktı: "Allah'ım! Bu nesneyi neden
taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır.
Ama istediğin sadece bunu taşıimamsa, senin için taşıyacağım..."
"BU YÜKÜ NIYE TAŞIYORUM" demeyin.....