AURA, Yunanca hafif meltem anlamına gelen Avra sözcüğünden gelmektedir. Aura
canlı bedende bulunan, fizik bedeni saran ve onunla kaynaşan, kendi
özelliklerini barındıran ve yayan enerji alanı yani ışık bedendir. Gözlemlere
dayanarak araştırmacılar aurayı çeşitli katmanlara ayırmışlardır. Birbirine
nüfuz eden, birbirini çevreleyen ardışışık katmanlar halindedir. Her üst katman
bir alttakine göre daha ince maddeden ve daha yüksek titreşimden oluşmuştur.
Araştırmacıların pek çoğu üç ila dokuz kat aura katmanından bahsederler fakat en
yaygin olarak Fiziksel bedenden sonra gelen katmanlar sırasıyla Eterik,
Duygusal, Fiziksel ve Ruhsal Bedenlerdir. Her aura katmanı kendine has fakat
birbirleri ile bağlantılı titreşimler yayar ve farklı fonksiyonlar sergilerler.
İnsanın aura alanı genişledikçe üst düzeyde bir farkındalık oluşturmaktadır,
aura genişletmek üzerinde çalışılmaya değer bir konudur.Bilim adamları, fiziksel
auramızın var olduğunu kabul ederler. Bu bedeni çevreleyen fiziksel olaylar ve
enerji alanıdır.
İnsanlar çevrelerine göre genellikle daha sıcak olduklarından, hepimizin
bedenimize yakın hava akımları yaratan termal eğilimlerimiz vardır. Ayrıca
çevremizde elektrostatik ve elektrik iyon akımları da bulunur, çünkü
bedenimizden kızılötesi enerji yayılır. Düşük seviyede elektromanyetik radyasyon
(radyo dalgaları) ve alçak frekanslı radyasyon da yayarız.
Bunlunla birlikte auranın renkleri de vardır, renk ve ışıktan oluşmuştur. Bunu
ilk kez 1666 yılında Isaac Newton güneş ışığını cam bir prizmadan geçirerek
göstermiş ve bir gökkuşağı manzarası sergilemiştir. Sonra bu renkleri ikinci bir
prizmadan geçirerek yine berrak beyaz ışık elde etmiştir. Beyaz rengin bu yedi
tayf rengini kapsadığını ispatlamıştır. Aura, bulunduğu atmosferdeki beyaz ışığı
çekerek, renklere ayrıştırıp insan bedeninde varolan güç merkezlerine
iletmektedir. Bu güç (enerji) merkezleri çarka adıyla bilinmektedir. Ayrıca aura
insan ruhunun, aklının gelişmesiyle ilgili olarak değişik renklerin sahibidir. O
anda ki fizik, ruh durumumuz da auramızın renk ve netliğini etkilemektedir.
4 temel enerji bedeni
Her insan üzerinde ruhsal, zihinsel, duygusal ve eterik olmak üzere dört temel
aura katmanı mevcuttur.
Eterik Aura;
Fiziksel bedenden yaklaşık 20 cm . uzaklığındadır ve şekil ve boyut olarak
fiziksel bedene benzer ve hayat enerjisini solar plexus çakrası yoluyla
güneşten, ve kök çakra yoluyla dünyadan alır. Bu enerjiyi depolayarak, çakralar
ve kozmik enerji taşıyan 350.000 görünmeyen enerji odaklarına dağıtır; bunlar da
bu enerji ile sürekli olarak fiziksel beden de akan enerji şebekesini besler.
Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı
enerjiyi çakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir.
Gözeneklerden çıkan enerji 5- 20 cm kadar uzakta durur ve auranın bir parçası
olan eterik katmanı oluşturur. Bu ışınlar fizik bedeni koruyucu bir tabaka gibi
kuşatır. Hastalık yapıcı mikropların ve zararlı maddelerin bedene girmesini
engeller ve aynı anda çevreye sürekli bir yaşam enerjisi yayar.
Bedenin doğal ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan bir yaşam tarzı (stres, sağlıksız
beslenme, aşırı alkol, nikotin ve ilaç kullanımı) ile birlikte olumsuz
düşünceler ve duygular da eterik yaşam gücünü harcayıp enerji yayılımının
kuvvetini ve yoğunluğunu azaltır. Böylece aura da bir takım zayıf bölgeler
oluşur. Aura görebilen biri auradaki bu hastalık yapıcı mikropların bedene
girmesine neden olan gedikler ve çatlakları görebilir. Ayrıca, yaşam enerjisi bu
çatlaklardan dışarı sızabilir. Bu yüzden eterik beden sağlık aurası olarak da
bilinir ve hastalıklar daha ortaya çıkmadan yapılan bir eterik beden taramasında
teşhis ve tedavi edilebilirler. Organizmanın yeterli enerji ihtiyacı
karşılanmışsa, eterik beden, aşırı enerjiyi çakralardan ve deri gözeneklerinden
geri verir. Gözeneklerden çıkan enerji akımı, bedenden 5 cm . kadar uzakta
durarak eterik aurayı oluşturur. Bu enerji tabakası, fizik bedeni koruyucu bir
kalkan gibi sararak, hastalık oluşturan zararlı microorganizmaların fizik bedene
ulaşmasına engel olurlar. Bu doğal kalkan sayesinde hastalıklardan korunuruz.
Ama neden hasta oluyoruz dersek; sebep içimizdedir. Sağlıksız beslenme, zararlı
madde kullanımı ve stres gibi olumsuz düşünceler ve duygular, bedenimizi saran
eterik yaşam gücünü harcarlar ve zayıflatırlar. Bu şekilde oluşan negatif enerji
akımlar zararlı mikroorganizmaların bedenimize girmesine sebep olur. Kısacası
hastalıklar fizik bedende oluşmadan önce eterik bedenimizde ortaya çıkar.
Hastalıkları bu düzlemde tedavi edebilirsek, fizik bedenimiz rahatsızlanmadan
hastalıklardan kurtuluruz. Pozitif telkinlerle bedenimizin sağlığını
düzeltebiliriz. Eterik bedenin diğer bir önemli görevi ise; diğer yüksek enerji
bedenleri ile fizik beden arasında aracılık yapmasıdır. Bu yolla fiziksel
duygularımızla aldığımız bilgileri, astral ve zihinsel bedenlere iletir ve aynı
anda yüksek bedenlerden fizik bedene enerji ve bilgi aktarılır. Eterik beden
zayıflamışsa bu bağlantıyı kurmada başarısız olacaktır. Eterik bedenimizi
güçlendirmek için çeşitli terapi şekilleri uygulama gerekir. Bu terapileri
çakralar bölümünde görebilirsiniz.
Duygusal (Mental) Aura
-Astral) Aura;Yarıçapı yaklaşık 2.43 m .dir. Bu tabaka insanın, hislerini,
duygularını ve karakterini taşır. Duygularda ki değişiklik bu tabaka aracılığı
ile diğer katmanlara ulaşır.
Duygusal sağlığı yerinde olan bir insanda bu tabaka parlak ve canlı bir renkte
görünür.
Duygusal beden, anlık tüm duyguları yönetir, dünya görüşümüzü ve gerçeklik
algılarımızı şekillendirir. Duygulardaki her değişiklik astral beden tarafından
auraya yayılır. Bu ilk önce çakralardan daha sonra gözeneklerden geçer. Duygusal
aura sürekli hareket halindedir ve tüm anlık duyguları yansıtır. Korkuları,
öfkeleri, yalnızlık ve terkedilmişlik duygularını bu beden biriktirip toplar,
bir nevi bilinçaltı görevi görür. Dolayısıyla bu tabakadan yayılan titreşimler
bilinçsiz mesajlarımızdır. Bu noktada karşılıklı çekim ortaya çıkar.
Çevremizdeki kendimize çektiğimiz insanlar bu tabaka ile çektiklerimizdir. Bu
nedenle korktuğumuz olaylarla ve görüşmek istemediğimiz kişilerle
karşılaşıyoruz. Kişi içinde karasız korkular taşıyorsa, bu korkuyu destekleyen
korkuları kendine çekecektir, kişi içinde saldırganlık taşıyorsa, tekrar tekrar
öfkelerini su üstüne çıkaracak olaylarla karılaşır. Bu bedenin görevi bize
aynalık yaparak kim olduğumuzu bize göstermektir. Sonuç olara bir kişi bilinçli
bir şekilde ne kadar çok sevgi ve başarı için çabalarsa çabalasın, bilinçsizce
yarattığı öfke, nefret, kıskançlık duygularının yarattığı frekanslar yüzünden
asla amacına ulaşamamaktadır. Bu sebeple kendimizi kurban gibi görmekten ve
başımıza gelen olaylarda başkalarını suçlamaktan vaz geçmeliyiz. Bu şekilde
düşündüğümüz ve davrandığımız sürece negatif enerji üretmeye ve istemediğimiz
tür olayları kendimize çekmeye devam edeceğiz. Anlamalıyız ki kaderimiz büyük
ölçüde kendi elimizde, kendimizi değiştirerek yaşantımızı değiştirebiliriz.
Yüksek benlik yaşananları “iyi” ya da “kötü” diye adlandırmaz. Bizi ilahi
kaynaktan ayıran ve acı çekmemize yol açan duygu ve eylemlerin hangileri
olduğunu anlamak için, sırf bunun için bazı tecrübelerden geçtiğimizi bize
gösterir. Doğal dengenin evrensel yasalarını kavramamıza yardım eder. Bu
davranışla, yüksek benlik “emirleri dinleyerek” en yüksek enerji bedenlerindeki
ruhsal enerjilerin tüm varlığımıza yayılmasını sağlar. Ruhsal bedenin
titreşimleriyle astral bedeninkiler birleştiğinde, astral beden titreşerek düşük
frekanslı olumsuz deneyimlerden kurtulur. Böylece bu deneyimlerle ilgili
duygusal hafızayı ortadan kaldırarak kişi ve olayları çok rahatlıkla affetmemizi
sağlar. Böylece bedendeki olumsuz kalıplar kırılarak yerini sevgi ve neşe dolu
kalıplara bırakır. En yüksek frekans dereceleriyle titreşen atsal beden, arzu
edilen her şeyin gerçekleşmesini sağlayan mucizevi bir yetenek kazanır.
Zihinsel(Etkin) Beden;
Düşüncelerimizin, yorumlarımızın, akılcı ve sezgisel algılarımızın hepsini
zihinsel beden doğurur. Titreşimleri eterik ve astral bedeninkinden daha yüksek
ve yapısı daha az yoğundur. Şekli ovaldir ve kişi daha yüksek düzlemlere çıkınca
hacmi, astral beden ve duygusal auranın birleşimi kadar yer kaplayan bir noktaya
yükselebilir. Zihinsel bedenin aura yayılımı birkaç metreye kadar uzayabilir.
Zihinsel olarak az gelişmiş bir insanın zihinsel bedeni sütlü beyaz bir
görünümdedir. Belli belirsiz olan renkler ise mat ve geçirimsizdir. Bir insanın
düşünceleri ne kadar canlıysa ve farkındalığı ne kadar yüksekse ışıyan renkleri
de o kadar canlı ve yoğundur. Bilgiler fizik beden be duygularla zihinsel bedene
aktarılır. Oradan da eterik beden yoluyla astral bedene iletilir. Astral beden
alınan bilgileri duygulara çevirerek zihinsel bedene gönderir. Zihinsel bedende
de bu duygular düşüncelere dönüşür. Astral beden ve çözümlenmemiş duygusal
kalıplar, bilgiyi çarptırarak yanlı düşünceler oluşturur. Yani akılcı zihin
aslında hiçbir zaman yansız ve nötr olamaz. Zihinsel bedenin asli görevi, ruhsal
beden düzleminden çıkarak ve akılcı zihinle bütünleşerek evrensel gerçeği
yakalamaktır. Üçüncü göz çakrası ve taç çakrası arasındaki bağlantı yoluya
zihinsel bedenin yüksek derecelerine ulaşılabilir. Zihinsel beden bir kez
geliştikten sonra, ruhsal bedenin aynası olur ve kişi yüksek benliğini idrak
eder.
Ruhsal (Spiritüel) Aura;
Yarıçapı ortalama 4.5- 5.5 m . genişliğindedir. En yüksek frekansa sahip
bedendir.
Bu bedenin yayılım alanı geniştir. Enerjiyi insanın üst benliğinden alır, bu
yüzden oradan gelen enerji saftır. Bu enerjiyi kullanabilmek de yeterince
temizlenip düzelmiş çakralar sayesinde olur.
Ruhsal Alan; Tanrısal yanımızla bağlantımızı, ruhsal beden aracılığıyla yaparız.
Ruhsal Aura, Kİ'nin en yüksek derecede frekanslarını içinde barındırmaktadır.
Farklı enerjiler çok daha değişime uğrayarak eterik alan enerjisine dönüşür. Bu
enerji ise fizik bedenden gelen enerjiye dahil olmak üzere eterik alan aurası
sınırları dahilinde korunmaktadır. Fizik bedenin en uzağında yer alan auraya
ruhsal aura denir. Var oluşumuzun kaynağını, hedefini ve yaşamamızın amacını
yalnızla ruhsal beden yoluyla tanıyabiliriz. Kendimizi onun titreşimlerine
açtığımızda, yaşamımız tamamen yeni bir nitelikle zenginleşecektir.
Şifacılar ilk önce eterik aura ile ilgilenerek işe başlarlar. Çünkü hastalıklar
gerek eterik beden üzerinde, gerekse fiziksel beden üzerinde yer almış olsun, o
süptil enerji sistemini bozarak; sağlıklı olan frekansları, sağlıksız olan
frekanslara dönüştürmektedir. Frekans üzerinde gerçekleşen bu değişim, hasta
olan kişinin eterik alan aurasında renk değişimi meydana getirmektedir. Bu renk
şifacının görmek istediğidir. Gözlenen renkler neticesinde teşhisini
gerçekleştirmektedir. Auranın renkleri, hastalığın oluşumunu, ağırlık derecesini
fark ettirerek hasta olan kişinin sağlığını ve dengesini tekrardan kazanabilmesi
için ihtiyacı olan enerjinin türünü saptamaktadır. Sonra da şifacı olan kişi,
ihtiyaç duyulan şifa enerjisini hasta olan kişiye uygun olan renk kanalıyla
projekte etmektedir.
İnsanın görebildiği aura eterik auradır. Bu değişik renklerde görülebilir.
Renkler fiziksel ve mental duruma göre değişebilir. İngiliz renk topluluğu
aura'da 4700'den fazla renk olduğunu saptamıştır. Aura ayrıca bitkilerde,
hayvanlarda ve taşlarda da mevcuttur.
Bu enerji sisi, bulutu genelde üçüncü göz denilen duru görü yeteneği açık olan
kişilerce görülebilmektedir. Semyon Kirlian adlı Rus deneycisi tarafından
yapılan fotoğraf makinesi kanalıyla da bilimsel olarak gerçekliği
kanıtlanmıştır. Sonraları bu sistemin ismi Kirlian fotoğraf tekniği olarak da
literatürde kendine yer edinmeyi başarmıştır.
Reiki ile Aura direkt ilgilidir. Reiki aurayı düzene koyar. Her Reiki
uygulamasından önce ve sonra aura düzeltme yapılır. Bu geleneksel Reiki'nin bir
parçasıdır. Aura düzenleme, baştan başlayıp üç kez ayağa kadar bedenin 20 cm
.üzerinden geçilerek yapılır. Hasta olan kişinin aurasını görmenin üç temel yolu
mevcuttur; şifacı olan kişinin aura görme yeteneğini geliştirebilmesi yoluyla
kazanılan aura görme, aurayı avuçlarında hissedebilme, aurayı duru görü yoluyla
görme şeklindedir . Duygusal beden titreşimlerimizi ruhsal bedenimiz aracılığı
ile aldığımız enerjiler ile birleştirebilir isek olumsuz duyguları temizlemede
yardım alabiliriz. Reiki uyumlaması alarak duygusal bedeni arındırabiliriz,
hissettiğimiz olumsuz duygular olumsuz olaylar yaşamamıza neden oluşturabilir.
Temizlenmemiş duygular ve tıkanıklıklar zihinsel bedende değişmeyen kati
yargılar oluşturabilir. Sağlıklı düşünce yapısından sapmamız ise yaşamımızı,
zihinsel ve fiziksel etkinliklerimizi olumsuz etkileyebilir.
Fiziksel, zihinsel ve duygusal dengemizi sağlayarak olumlu bir yasam için adım
atmış oluruz. Ruhsal beden, evrenden aldığı enerjiler ile beslenen ve bilincimiz
arttıkça oval hali yuvarlaklaşarak daireye dönüşen bedenimizdir. Bazı insanların
yanında huzurlu olmamız ve pozitif enerji hissetmemizin nedeni o kişilerin
gelişmiş ruhsal bedenlerinden kaynaklanır. Çakralar bölümünde Çakralarımızın
işleyişini incelerseniz bu bütünleşik sistem içerisinde sorunlarımızın başlangıç
noktalarını tespit edebilir ve Reiki yardımı ile bütünsel şifa çalışmaları
yapabilirsiniz.
Mucize İnanmakla Başlar